2. Askerler o gün ordugâhı dağıttılar. Savaşan askerler
yüz yirmi bin piyade ve on iki bin atlıdan oluşuyordu. Ayrıca ordu eşyası
ile ilgilenen çok sayıda yaya er bulunuyordu.
3. Betulya yöresinde, pınarın yanındaki vadiye girdiler ve
Dotan'dan Balbayim'e dek geniş bir savaş bölgesine yayıldılar. Ezdrelon'un
karşısındaki Betulya'dan Kiyamon'a dek yerleştiler.
4. İsrailliler bu kalabalığı görünce ürküntü duydular ve
birbirlerine şöyle dediler: "Yakında tüm ülkeyi alev
gibi yalayıp temizleyecekler. En yüksek doruklar, vadiler ve tepeler
bile bu yükü kaldıramayacak!"
5. Tüm erkekler silahlarına sarıldı; kalelerinde fenerler
yaktılar ve geceleyin nöbet tuttular.
6. İkinci gün Holofernes Betulyadaki İsrailliler'in gözü önünde
atlılarını sağa sola yaydı.
7. Kente giden bayırları inceledi, pınarları saptayıp ele geçirdi
ve oralara nöbetçi koyup geri döndü.
8. Esavoğulları'nın başkanları, Moavlılar'ın önderleri ve kıyı
kesiminin generalleri Holofernes'e gelip şöyle dediler:
9. "Efendimiz lütfen bizi dinlerse, kuvvetlerinde bir yitme
olmayacaktır.
10. İsrailliler kargılarından daha çok, yaşadıkları dağlık
bölgelerin yüksekliğine güveniyorlar. Bu yüksek dağlara tırmanmak kesinlikle
hiç de kolay değildir.
11. Böyle bir ortamda efendimiz onlarla meydan savaşına girişmezse,
bir tek asker yitirmez.
12. Askerlerinizle birlikte ordugâhta kalın, bu arada
hizmetçileriniz dağın eteklerindeki kaynağa el koysun.
13. Çünkü Betulya halkı o kaynaktan suyunu sağlıyor. Bizler de en
yakın dağ tepelerine tırmanıp herhangi birinin kentten ayrılmasını önleyecek
ileri karakollar kuracağız.
14. Eşleri ve çocuklarıyla açlıktan kırılacaklar ve herhangi
bir kılıç darbesi yemeden evlerinin önündeki sokaklarda yığılıp kalacaklar.
15. Barışçı önerilerinizi geri çevirmelerini ve size meydan
okumalarını onlara pahalıya ödeteceksiniz."
16. Holofernes'le subayları söylenenleri beğendiler ve bu
önerileri benimsediler.
17. Böylece Moavlılar'dan bir bölükle birlikte beş bin Asurlu
ilerlediler. Vadiye girip İsrailliler'in pınarlarına el koydular.
18. Bu arada Edomlular'la Amonlular Dotan'ın karşısındaki dağlık
bölgeleri tuttular. Bazı askerlerini de güney doğuya, Egrebel'in karşısına,
Mokmur Vadisi'ndeki Kous dolayına gönderdiler. Asur ordusunun geri kalan
bölümü, bir karış toprak parçasını boş bırakmayarak vadiye yerleşti. Öyle
kalabalıktılar ki, çadırları ve donatımları çok büyük bir ordugâh oluşturdu.
19. İsrailliler Rableri'ne yalvardılar. Neşesizdiler, çünkü düşman
onların etrafını kuşatmıştı ve kaçış yollarını kapatmıştı.
20. Asur ordusu, piyadeleri, savaş arabaları ve atlılarıyla otuz
dört gün süresince onları kuşatmaya devam etti. Betulya halkının su kapları
bomboştu,
21. çeşmeleri kuruydu. İnsanlar susuzluklarını hiçbir gün
gideremiyordu, çünkü kendilerine su belgeyle dağıtılıyordu.
22. Küçük çocuklar bitkin bir haldeydi, kadınlar ve genç erkekler
susuzluktan zayıf düşmüştü. Kentin girişinde ve sokaklarında düşüp
bayılıyorlardı, hiç birinin gücü kalmamıştı.
23. Genç erkekler, kadınlar, çocuklar ve bütün halk Uzziya'nın ve kentin
ileri gelenlerinin etrafına toplanıp, yaşlıların önünde bağırıp çağırmaya başladı:
24. "İkimizin hakkındaki yargıyı Tanrı versin! Çünkü
Asurlular'dan barış istememekle bize büyük kötülük ettiniz.
25. Şimdi bize yardım edecek kimse yok. Tanrı bizi onlara verdi ve
onların karşısında susuz ve güçsüz durumda, çaresizlik içindeyiz.
26. Onları derhal çağırın, Holofernes'le ordusu tüm kenti yağma
etsin.
27. Çünkü onların esiri olarak durumumuz şimdikinden çok daha iyi
olur. Kuşkusuz onların esiri olacağız, ama hiç olmazsa yaşayacağız.Bebeklerimizin
gözümüzün önünde öldüğünü, eşlerimizle çocuklarımızın yok olduğunu görmeyeceğiz.
28. Bugün şimdi böyle davranmanız için size yalvarıyoruz, gökyüzü
ile yeryüzü adına, Tanrı adına, atalarımızın günahlarıyla bizim
günahlarımızdan dolayı bizleri cezalandıran Rabbimiz adına yakarıyoruz."
29. Orada
toplanan tüm insanlardan acıklı sesler yükseliyordu ve tümü Tanrı'ya yalvarıp
yakarıyordu.
30. Uzziya
onlara şöyle dedi: "Cesaretinizi yitirmeyin, kardeşlerim! Beş gün daha
onlara karşı direnelim. Rabbimiz o zaman bize acıyacak, bizi bırakmayacak.
31. Bu süre
içinde hiçbir yerden yardım gelmezse, sizlerin dediği gibi davranacağız."
32. Uzziya
sözlerini bitirince herkesin dağılmasını sağladı. Erkekler kentin duvarlarıyla
kalelerini onarmaya gittiler; kadınlarla çocukları eve gönderdiler. Kentin
insanları umutsuzdu.